Million Dollar Baby
Clint Eastwood (Fredie) hayata tüm çatışmalarını kontrol altında tutarak uyum sağlamış, korkularıyla frenlere hep basan temkinli bir boks eğitmeni karakterinde oynuyor.
(Edie) gerçek yaşamın içinden (Fredie) ve boksörümüz için yardımcı rolü ile, çok rahat kabul gören bir karakter, aynı zamanda senaryodaki yüzleştirici yan.. ve aslında yönetmen sanki, tıpkı hayatın kendiliğinden akan cesur yüzü gibi kendini onunla konuşturup derslerini veriyor seyircisine tek tek.
Bir zamanlar fahişelik yapmış siyah rakip kadın boksör ise, hayatın acımazsız yüzünün temsili ve boksörümüzün hayatıyla oynayarak seyirciyi de yere vurabilen biri.. saf ve kendimizi korumasız bıraktığımızda bilemeden göz yumduklarımızla karşılaşmamızı sağlayan gizli bedelleri gösterebilen bir karakter.
Boksör kızımız ise, hayatındaki tüm olumsuzluklara karşın, kaybettiği babasının onu dövüşçü olarak tanımlamasıyla ve onun yerine koyduğu eğitmeni (Fredie) sayesinde hayatta kalmayı başarmanın ve yumruklarıyla yarattığı şansını kullanmanın yolunu azmi sayesinde keşfedebilmiş saygı uyandıran çok güçlü bir karakter. Annesinin ona değer vermediği gerçeğini çok geç fark etse de, sonuna kadar kendine karşı geliştirdiği saygısıyla seçimlerini yapabilmiş olmanın huzur ve güvenini yaşayan biri, ötenazisi yapılırken bile... O, bize hiç veda etmeyecek, bu yüzden..
Belki artık bizde, bundan sonraki kalan (..?..) hayatımızda,
bize ışık tutan içimizdeki o gizli kalmış dövüşçünün artacak gücüyle,
var oluşumuza gerçek taşıdığı anlamı katabileceğiz..
22 Aralık 2008 Pazartesi
Issız adamın ardından - Çağan Irmak
Günümüzün İstanbuluna gelene kadar
Neler gitti elimizden bir bilseniz?
Hep ilişkiler dağıldı,
Yürekler kanadı durmadan,
Affedemedik bir türlü ne kendimizi, ne de sevdiğimizi.
Gelip geçen modalara kapıldık hep,
Davranışlarımızı şekillendirmelerine izin verdik onların,
Anlayamadık ki son pişmanlık fayda etmez.
Halbuki varolmalıydık sadece ve sessizce..
Sonra kaybettiklerimizin, taşıdık ruhumuzda izlerini,
Yeni dünyalar kurabilecekmişiz gibi,
Sadecesi kendimizi kandırarak ve
Her geçen gün biraz daha batarak bu çamura.
Neler gitti elimizden bir bilseniz?
Hep ilişkiler dağıldı,
Yürekler kanadı durmadan,
Affedemedik bir türlü ne kendimizi, ne de sevdiğimizi.
Gelip geçen modalara kapıldık hep,
Davranışlarımızı şekillendirmelerine izin verdik onların,
Anlayamadık ki son pişmanlık fayda etmez.
Halbuki varolmalıydık sadece ve sessizce..
Sonra kaybettiklerimizin, taşıdık ruhumuzda izlerini,
Yeni dünyalar kurabilecekmişiz gibi,
Sadecesi kendimizi kandırarak ve
Her geçen gün biraz daha batarak bu çamura.
13 Kasım 2008 Perşembe
Dreams - Akira Kurusowa
Eşsiz anlatım gücünü süsleyen görsel sahnelemelerle
gerçekçi sorunlara parmak basan
hem olağanüstü tasarımlarıyla kurgu üstünlüğünü koruyan
hem de seyirciyi taşıdığı zengin düşünsel yaratımlarıyla
bambaşka bir şaheser..
gerçekçi sorunlara parmak basan
hem olağanüstü tasarımlarıyla kurgu üstünlüğünü koruyan
hem de seyirciyi taşıdığı zengin düşünsel yaratımlarıyla
bambaşka bir şaheser..
Etiketler:
Akira Kurusowa,
Dreams,
Özel Koleksiyonumuz-08,
Yönetmenler
Kadının konumu, imajı - Reha Ülkü - Sinema ve Kuram
Kitap
Sinema ve Kuram
Bir çok toplumsal kodun karşılaştırmalı deşifre edilişine yönelik analizlerle keyifle okunan bir kitap
Bu okuma önerisi için aşağıda özet niteliği taşıyan ilk özet deneme yazısı var.
1.bölüm- Kadının konumu, imajı
Herkes çifttir ama eşiyle zamanının ve mekanının yalnızca %1ini kullanır.
Dünya siyasetçilerinde veya bilimcilerinde %10 dan azı kadın
“La femme fatale” tipi
Negasyon
Doğum kontrolünü kaynanalar engelliyor ve yazarlar cezalandırılıyor..
Tezer Özlü
Sevgi Soysal
Erkekler özgürleşme eğilimindeki kadınlara özel ilgi duyarlar, onları köleleştirmek için.
Kadının gönüllü zorunlu (Kafka) – egzistansiyalizmi
Lierkegaarda: Etik, Estetik, Acı, Haz ..?
Kafka: Ölümle yaşam arasında seçim yoktur.
Varoluşçuluk varlığı verili ve içine atıldığımız bir durum olarak tanımlar.
Entelektüel erkekleri (Hürrem Sultan) bağlamayı, köleleştirmeyi yeğlerler. Böylelikle kendi köleliklerini unutmaya çalışırlar.
- Varoluşçuluk zorla dayatılamaz. Kafka gibi gönüllü bir seçimsizlikle seçilir.
Hem ölüp hem de sağ kalabilen kadın yok henüz.
Tümevarımsal örneklemeler
Margaret Von Trotta: ROSA : Realist-Öznel : Partizan faşizm ve koministlerin erkek egemenliği, dayak yiyebilen köylü kadın
Aşkı yücelten erkek eşcinsel yönetmenler
David Lynch
Heteroseksüel
Faşist erkekçe yaklaşım
Orospu – azize : Mavi kadife, Vahşi Kalp, Ateş Benimle Yürür.
Cinselliği ile erkekleri etkileyen kadınlar.. Bunu fahişeler bile denemez.
Aslında kadınları öldürmek isterken gerçek yaşamda bunu denemez..
Psikopati: Kendi biyografisi üzerinden aktarım. (Fassbinder Melodram)
Takınağın ötesinde bir anlam taşır. Kendi – fantazyalarını filme taşımak
Projeler
Tümdengelimsel örnekleme: Ne ve Nasıl
1- Ör: Her gün 1 foto ile ort. 1000 sn.den uzun bir film
2- Ör: Farklı 100 kültürden kadınlara aynı sorular ve yanıtları..
Sinema ve Kuram
Bir çok toplumsal kodun karşılaştırmalı deşifre edilişine yönelik analizlerle keyifle okunan bir kitap
Bu okuma önerisi için aşağıda özet niteliği taşıyan ilk özet deneme yazısı var.
1.bölüm- Kadının konumu, imajı
Herkes çifttir ama eşiyle zamanının ve mekanının yalnızca %1ini kullanır.
Dünya siyasetçilerinde veya bilimcilerinde %10 dan azı kadın
“La femme fatale” tipi
Negasyon
Doğum kontrolünü kaynanalar engelliyor ve yazarlar cezalandırılıyor..
Tezer Özlü
Sevgi Soysal
Erkekler özgürleşme eğilimindeki kadınlara özel ilgi duyarlar, onları köleleştirmek için.
Kadının gönüllü zorunlu (Kafka) – egzistansiyalizmi
Lierkegaarda: Etik, Estetik, Acı, Haz ..?
Kafka: Ölümle yaşam arasında seçim yoktur.
Varoluşçuluk varlığı verili ve içine atıldığımız bir durum olarak tanımlar.
Entelektüel erkekleri (Hürrem Sultan) bağlamayı, köleleştirmeyi yeğlerler. Böylelikle kendi köleliklerini unutmaya çalışırlar.
- Varoluşçuluk zorla dayatılamaz. Kafka gibi gönüllü bir seçimsizlikle seçilir.
Hem ölüp hem de sağ kalabilen kadın yok henüz.
Tümevarımsal örneklemeler
Margaret Von Trotta: ROSA : Realist-Öznel : Partizan faşizm ve koministlerin erkek egemenliği, dayak yiyebilen köylü kadın
Aşkı yücelten erkek eşcinsel yönetmenler
David Lynch
Heteroseksüel
Faşist erkekçe yaklaşım
Orospu – azize : Mavi kadife, Vahşi Kalp, Ateş Benimle Yürür.
Cinselliği ile erkekleri etkileyen kadınlar.. Bunu fahişeler bile denemez.
Aslında kadınları öldürmek isterken gerçek yaşamda bunu denemez..
Psikopati: Kendi biyografisi üzerinden aktarım. (Fassbinder Melodram)
Takınağın ötesinde bir anlam taşır. Kendi – fantazyalarını filme taşımak
Projeler
Tümdengelimsel örnekleme: Ne ve Nasıl
1- Ör: Her gün 1 foto ile ort. 1000 sn.den uzun bir film
2- Ör: Farklı 100 kültürden kadınlara aynı sorular ve yanıtları..
Etiketler:
Analizler,
Kadının imajı,
Kitap,
Özet Denemeleri,
Projeler,
Reha Ülkü-1.bölüm,
Sinema ve Kuram
Duvara karşı - Fatih Akın
Türk kimliğinin antropolojisi için göçmen karakterlerin seçimi ve başarılı oyunculuklarıyla kurulan bir aşk hikayesi içinden, güçlü duygusal yanlarıyla çarpıcı bir gerçeklik algısına sahip.
Etiketler:
Duvara karşı,
Fatih Akın,
Türk sineması,
Yönetmenler
Çamur - Derviş Zaim
Savaş görmüş nesillerin travması ve geçmişe yolculuklarda kadın-erkek ilişkisinden bir şekilde tarihle de temasın getirdiği definecilik, mafya ile alım-satım ilişkileri bağlamına taşınışının yanı sıra, toplumsal temsillerin sanatsal açılımlarla sosyal belleği güçlendirme zorunluluklarının Kıbrıs Türkü özelinde duygusal alt zeminine deyinen bir film.
Etiketler:
Çamur,
Derviş Zaim,
Türk sineması,
Yönetmenler
Sinema sektörümüzde ki sıçramalar ve çeşitlilik
İlla canlı bir sanat için, canlı bir ekonomik çark mı gerekiyor..
Bir TV sohbetinden notlar:
Türler:
Çeşitlilik olmadan sektörden sözedilemeyiz.
Ör: Perdeciler çarşısı, Dönercilerin hatta alışveriş merkezlerinin bile yan yana açılıyor oluşu tuhaf, çarpık bir eksiklik..
Bazen
"Derinlerden alıp sığ yüzeylere çıkarılan duygular"
ve
"Halk için yapılan bir sanat" ile karşılaşırken,
(Ör:Karşılıksız aşk ve Türk sineması - Aşk tutulması)
bazende
"Küfrün anti-depresan özelliği" için kullanıldığı
(Ör:Recep..)
ve gişe rekorları kılan işlerle karşılaşıyoruz..
Erdemi yükselten Akdeniz kültürü her zaman müşteri buluyor.
Hiç meselesi olmayan top-korn tarzının artışı..
2010 bizi bir yerlere götürecek mi?
veya Festival ödülleri, teşvikler..
Bir moda da tarihi epik para getiriyor.
Genç Girişimci yapımcılar da canlılık getiriyor.
Yasaklar:
Teşvik verirse, karışır, 18 yaş sınır koyabilir.
Devlet karışmayıp; okul, yol, su, elektrik yapsın diyenler..
17m bilet x 3 tl = 50 mytl 30-35 k $ = TV ile 40 olur
Komedyana düşkün Recep İvedik 1.5 derken, 4m seyirci yaptı.
Baba ve Oğlu ile eşkıya dışında drama yok.
Gişe:
Vizontele, Recepo İvedik tuttu, 2.si yapılır.
Tesbihli milletvekili rahatsız edici ama var..
Lütfi Akad – 600s – Bunca film yaptım, hangisi gişe yapar anlayamadım.
Recep İvedik vizyona girdi: // K.Iraka girdik, AKP kapatılma, Türban tartışması
İyi film, satış, sevilen film farklı bir şey hep, o anki şartlara bağlı
Başka eğlenceye para yoksa, DVD seyredilir.
Sinemacılar, toplumu iyi analiz etmeli,
Sahnelerde algı kayması olmamalı.
1m$ bütçeli filmler yapılırken "Lab. yıkanma riski" gibi konularla sigortacılık sektörü de gelişiyor.
Bir TV sohbetinden notlar:
Türler:
Çeşitlilik olmadan sektörden sözedilemeyiz.
Ör: Perdeciler çarşısı, Dönercilerin hatta alışveriş merkezlerinin bile yan yana açılıyor oluşu tuhaf, çarpık bir eksiklik..
Bazen
"Derinlerden alıp sığ yüzeylere çıkarılan duygular"
ve
"Halk için yapılan bir sanat" ile karşılaşırken,
(Ör:Karşılıksız aşk ve Türk sineması - Aşk tutulması)
bazende
"Küfrün anti-depresan özelliği" için kullanıldığı
(Ör:Recep..)
ve gişe rekorları kılan işlerle karşılaşıyoruz..
Erdemi yükselten Akdeniz kültürü her zaman müşteri buluyor.
Hiç meselesi olmayan top-korn tarzının artışı..
2010 bizi bir yerlere götürecek mi?
veya Festival ödülleri, teşvikler..
Bir moda da tarihi epik para getiriyor.
Genç Girişimci yapımcılar da canlılık getiriyor.
Yasaklar:
Teşvik verirse, karışır, 18 yaş sınır koyabilir.
Devlet karışmayıp; okul, yol, su, elektrik yapsın diyenler..
17m bilet x 3 tl = 50 mytl 30-35 k $ = TV ile 40 olur
Komedyana düşkün Recep İvedik 1.5 derken, 4m seyirci yaptı.
Baba ve Oğlu ile eşkıya dışında drama yok.
Gişe:
Vizontele, Recepo İvedik tuttu, 2.si yapılır.
Tesbihli milletvekili rahatsız edici ama var..
Lütfi Akad – 600s – Bunca film yaptım, hangisi gişe yapar anlayamadım.
Recep İvedik vizyona girdi: // K.Iraka girdik, AKP kapatılma, Türban tartışması
İyi film, satış, sevilen film farklı bir şey hep, o anki şartlara bağlı
Başka eğlenceye para yoksa, DVD seyredilir.
Sinemacılar, toplumu iyi analiz etmeli,
Sahnelerde algı kayması olmamalı.
1m$ bütçeli filmler yapılırken "Lab. yıkanma riski" gibi konularla sigortacılık sektörü de gelişiyor.
Etiketler:
Çeşitlilik,
Sıçramalar,
Sinema sektörümüz,
Sohbetler
21 Ekim 2008 Salı
Film Ekimi kaçırılırken..
Yine doyurucu güzel bir etkinlik olarak gerçekleşti.
Donmuş Irmak: Gerçekçi hikayeler, doğal oyunculuk
Eve Dönüş: Başarılı oyunculuklar, komedi
PALERMO’DA YÜZLEŞME: Modern yaşamın boğuculuğunda varoluşçuluk ve tarihi bir kentten esintiler
BEŞİR’LE VALS: Animasyon şaheserlerinden biri daha, savaşın unutulan etkileri
O'Horten: Avrupa'daki modern yaşamın yabancılaştırıcı yüzü.
DENİZKIZI...
http://www.filmekimi.org/filmekimigala_05.asp
Emek Sinemasına, yönetmenlere, emeği geçenlere ve seyircilere gerçekten teşekkürler..
Galalar | |
• | Vicky Cristina Barcelona |
• | Gomorra |
• | Körlük |
• | Sınıf |
• | Beşir'le Vals |
• | Tıkanma |
• | Tabu |
Diğer Filmler | |
• | Lorna’nın Sessizliği |
• | Chelsea’de Rock |
• | O’Horten |
• | Donmuş Irmak |
• | Zamanın Külleri |
• | Rüya |
• | Daima Mutlu |
• | Denizkızı |
• | Küçük Denizkızı Ponyo |
• | Standard Operating Procedure |
• | Limon Ağacı |
• | Eve Dönüş |
• | Palermo’da Yüzleşme |
• | Cenova |
• | Rachel Evleniyor |
Etiketler:
2008,
Animasyon,
BEŞİR’LE VALS,
Donmuş Irmak,
Eve Dönüş,
Film Ekimi,
Geçekçilik,
O'Horten,
Oyunculuk,
PALERMO’DA YÜZLEŞME,
Varoluşçuluk
SİNEFİL GÖSTERİMLERİ
SİNEFİL GÖSTERİMLERİ
22 Eylül-7 Kasım 2008
Mustafa Altıoklar Filmleri
22 Eylül Pazartesi / 18.00 - Banyo
23 Eylül Salı / 18.00 - İstanbul Kanatlarımın Altında
24 Eylül Çarşamba / 18.00 - Ağır Roman
25 Eylül Perşembe / 18.00 - Mustafa Altıoklar ile Söyleşi (Mustafa Altıoklar'ın yurtdışından dönememesi nedeniyle söyleşi ileri bir tarihe ertelendi)
Reis Çelik Filmleri
6 Ekim Pazartesi / 18.00 - Işıklar Sönmesin
7 Ekim Salı / 18.00 - Hoşçakal Yarın
8 Ekim Çarşamba / 18.00 - İnat Hikayeleri
9 Ekim Perşembe / 16.00 - Mülteci / 18.00 - Reis Çelik'le Söyleşi
Sinemanın Dışından Söyleşiler
15 Ekim Çarşamba / 18.00 - Ece Temelkuran ile Söyleşi
Sinemada Röntgencilik
10 Ekim Cuma / 18.00 - A Short Film About Love
13 Ekim Pazartesi / 18.00 - Monsieur Hire
14 Ekim Salı / 18.00 - Body Double
16 Ekim Perşembe / 18.00 - Rear Window
17 Ekim Cuma / 18.00 - Peeping Tom
Derya Alabora Filmleri
20 Ekim Pazartesi / 18.00 - Salkım Hanım'ın Taneleri
21 Ekim Salı / 18.00 - Adem'in Trenleri
22 Ekim Çarşamba / 18.00 - Masumiyet
23 Ekim Perşembe / 18.00 - Derya Alabora ile söyleşi
Mithat Alam Film Merkezi, Boğaziçi Üniversitesi’nde Aralık 1999’da Mithat Alam’ın (RA’64-RC’68) özel bağışı ile kurulmuştur. Film Merkezi’nin temel amacı, sinema bölümü bulunmayan Boğaziçi Üniversitesi’nde, sinemaya ilgi duyan öğrencilere kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam yaratmak ve sinemanın farklı alanlarında fikir aşamasından üretim aşamasına kadar kendilerinin yürütecekleri çalışmalar yapmaları için gerekli koşulları hazırlamaktır.
http://www.mafm.boun.edu.tr/
http://www.didamangisa.com/2008/10/16/temelkuran-soylesisinden-akilda-kalanlar/
22 Eylül-7 Kasım 2008
Mustafa Altıoklar Filmleri
22 Eylül Pazartesi / 18.00 - Banyo
23 Eylül Salı / 18.00 - İstanbul Kanatlarımın Altında
24 Eylül Çarşamba / 18.00 - Ağır Roman
25 Eylül Perşembe / 18.00 - Mustafa Altıoklar ile Söyleşi (Mustafa Altıoklar'ın yurtdışından dönememesi nedeniyle söyleşi ileri bir tarihe ertelendi)
Reis Çelik Filmleri
6 Ekim Pazartesi / 18.00 - Işıklar Sönmesin
7 Ekim Salı / 18.00 - Hoşçakal Yarın
8 Ekim Çarşamba / 18.00 - İnat Hikayeleri
9 Ekim Perşembe / 16.00 - Mülteci / 18.00 - Reis Çelik'le Söyleşi
Sinemanın Dışından Söyleşiler
15 Ekim Çarşamba / 18.00 - Ece Temelkuran ile Söyleşi
Sinemada Röntgencilik
10 Ekim Cuma / 18.00 - A Short Film About Love
13 Ekim Pazartesi / 18.00 - Monsieur Hire
14 Ekim Salı / 18.00 - Body Double
16 Ekim Perşembe / 18.00 - Rear Window
17 Ekim Cuma / 18.00 - Peeping Tom
Derya Alabora Filmleri
20 Ekim Pazartesi / 18.00 - Salkım Hanım'ın Taneleri
21 Ekim Salı / 18.00 - Adem'in Trenleri
22 Ekim Çarşamba / 18.00 - Masumiyet
23 Ekim Perşembe / 18.00 - Derya Alabora ile söyleşi
Mithat Alam Film Merkezi, Boğaziçi Üniversitesi’nde Aralık 1999’da Mithat Alam’ın (RA’64-RC’68) özel bağışı ile kurulmuştur. Film Merkezi’nin temel amacı, sinema bölümü bulunmayan Boğaziçi Üniversitesi’nde, sinemaya ilgi duyan öğrencilere kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam yaratmak ve sinemanın farklı alanlarında fikir aşamasından üretim aşamasına kadar kendilerinin yürütecekleri çalışmalar yapmaları için gerekli koşulları hazırlamaktır.
http://www.mafm.boun.edu.tr/
http://www.didamangisa.com/2008/10/16/temelkuran-soylesisinden-akilda-kalanlar/
26 Ağustos 2008 Salı
Doğa ve belgesel filmlerimiz - Aydın Kudu
Son Kumsal
Belgesel filmin yapımcılarından Aydın Kudu ile bir görüşme notu bir siteden aşağıda verilmiştir.
(Aslında bu filmde beraber çalıştığı Rüya Arzu Köksal'da var.)
Toplumsal duyarlılık taşıyan yapımcılara teşekkür ederiz.
http://kulturtabiat.blogspot.com/2008/08/kumsallarmz.html
Belgesel filmin yapımcılarından Aydın Kudu ile bir görüşme notu bir siteden aşağıda verilmiştir.
(Aslında bu filmde beraber çalıştığı Rüya Arzu Köksal'da var.)
Toplumsal duyarlılık taşıyan yapımcılara teşekkür ederiz.
http://kulturtabiat.blogspot.com/2008/08/kumsallarmz.html
Etiketler:
Aydın Kudu,
Belgesel film,
Doğa,
Karadeniz sahil yolu,
Ruslar,
Rüya Arzu Köksal
8 Temmuz 2008 Salı
Spring, Summer, Fall, Winter...and Spring - Ki-duk Kim
Yorum
Doğanın eşsiz güzelliklerinde görsel bir şölen keyfi ile bir meditasyon ustasının çırağına olan yaşmsal katkısının sınırlarında dolaşırken yaşamın farklı boyutlarına taşınacaksınız.
Foto
Doğanın eşsiz güzelliklerinde görsel bir şölen keyfi ile bir meditasyon ustasının çırağına olan yaşmsal katkısının sınırlarında dolaşırken yaşamın farklı boyutlarına taşınacaksınız.
Foto
14 Mayıs 2008 Çarşamba
Tanrinin Vadisinde - Onur Kirboga
Yorum
Onur Kirboga
"Tanrinin Vadisinde"
Hollywood yapimcilarinin dunya politikalarini elestiren filmler yaptiklari bir donemdeyiz. Tanrinin Vadisinde filmi de bunlardan biri. Her ne kadar bu film ABDnin Irakta bulunus nedenini sorgulamasa da, Amerikan ordusu icinde yasanan yozlasmanin sorgulanmasi ve su yuzune cikarilmasi sebebiyle onem arz ediyor bence. Askerlerin artik duygusuzlasmaya basladigi ciddi bir ahlaki cokuntunun yasandigi konusu acikca ele aliniyor. [TPE]
28 Nisan 2008 Pazartesi
Okuyucu istatistikleri-1
Grafikler
İlginize teşekkürler..
İlginize teşekkürler..
Week | Page Loads | Unique Visitors | First Time Visitors | Returning Visitors |
W40 2007 | 0 | 0 | 0 | 0 |
W41 2007 | 0 | 0 | 0 | 0 |
W42 2007 | 0 | 0 | 0 | 0 |
W43 2007 | 67 | 10 | 6 | 4 |
W44 2007 | 13 | 8 | 6 | 2 |
W45 2007 | 8 | 8 | 4 | 4 |
W46 2007 | 17 | 5 | 2 | 3 |
W47 2007 | 7 | 7 | 6 | 1 |
W48 2007 | 12 | 9 | 6 | 3 |
W49 2007 | 27 | 11 | 7 | 4 |
W50 2007 | 8 | 6 | 6 | 0 |
W51 2007 | 20 | 12 | 9 | 3 |
W52 2007 | 10 | 6 | 6 | 0 |
W01 2008 | 10 | 2 | 1 | 1 |
W02 2008 | 3 | 2 | 2 | 0 |
W03 2008 | 6 | 4 | 4 | 0 |
W04 2008 | 2 | 2 | 2 | 0 |
W05 2008 | 11 | 9 | 9 | 0 |
W06 2008 | 6 | 5 | 5 | 0 |
W07 2008 | 10 | 8 | 8 | 0 |
W08 2008 | 3 | 3 | 3 | 0 |
W09 2008 | 1 | 1 | 1 | 0 |
W10 2008 | 14 | 9 | 9 | 0 |
W11 2008 | 10 | 8 | 8 | 0 |
W12 2008 | 3 | 3 | 3 | 0 |
W13 2008 | 3 | 3 | 3 | 0 |
W14 2008 | 6 | 4 | 3 | 1 |
W15 2008 | 11 | 6 | 6 | 0 |
W16 2008 | 4 | 2 | 2 | 0 |
W17 2008 | 14 | 10 | 10 | 0 |
W18 2008 | 3 | 3 | 3 | 0 |
Num | Perc. | Country Name | ||
260 | 90.59% | Turkey | ||
8 | 2.79% | Switzerland | ||
5 | 1.74% | France | ||
4 | 1.39% | United Kingdom | ||
4 | 1.39% | Germany | ||
2 | 0.70% | United States | ||
1 | 0.35% | Croatia | ||
1 | 0.35% | Sri Lanka | ||
1 | 0.35% | Netherlands | ||
1 | 0.35% | Bulgaria |
2 Nisan 2008 Çarşamba
Fikret Bey - Fuat Onan ve Erol Keskin
Sinema ve TV öğrencilerine ve kültürüne hasret bırakılmış sinema severlere,
Kısaca gerçekten oldukça gerçekçi ve duygulu duygulu bir Türk filmi lezzetini yeniden hatırlamak isteyenler için harika bir film.
Film setinin geçtiği canlı mekanın,
hem böylesine başarılı ve uyumlu oyunculukları olan aktörlerin hayatında canlanan,
içsel psikolojik derinliği yüksek,
tarihi toplumsal yarı-belgesel şeklinde işlenebilmiş nitelikli bir filme set olmuş olması,
hem de milli ekonominin geçtiği dönemlerin ve şu son geldiği dışa tam bağımlı aşamanın yeni kuşaklarca karşılaştırabilirliği açısından
özellikle tarihi kültürel bir çifte sanayi (sinema ve demir çelik) mirası olarak korumaya alınması ilgililere önerilebilir.
Yönetmeni diğer filmlerdeki kültürel uzaklığın karşıtında yaptığı hassas ve esaslı konu seçimiyle,
Fuat Onan'ı ve Erol Keskin'i ise başarılı oyunculukları ile,
eski günleri artık bize hiç bekleyemeyeceğimizi düşündürten bir zamanda derinden yaşattıkları ve unutmaya yüz tutmuş duygularımızı yeniden canlandırdıkları için candan kutluyoruz.
http://www.fuatonan.blogspot.com/
Ayırca filmde özenilecek bir kadro var. Süleyman Alnıtemiz müziği hafızalarda kalacak, filmin sitesinden dinlenilebilir. http://www.fikretbey.com/
Zeynep rolünde ise hepimize umut veren genç, yeni ama çok başarılı bir oyuncuyu izliyoruz.
Onu ve diyaloglarını seyrederken, gelecek nesillerle tarihi kültürel bağlarımızın kuruluşuna derinden tanık olmak ister gibiyiz.
Mühendis rolü ile günlük hayatımızda içimizden benzerlerine her platformda çokça rastladığımız ama neredeyse bir meslek olarak rolünü oynamaktan çoktan aciz duruma düşürülmüş bir insan başarılı bir şekilde canlandırılıyor. Onda da kenidimizden bir çok parça buluyoruz.
Aslında ülkemizin, kendi insanlarını böylesine fütursuzca şekillendiren tüm meslek (lise, üniversite) eğitimlerinden önce, nefret edilesi bir yığın denemelerle temel (orta-lise) eğitim politikasında başımıza örülüp duran emperyalist bağımlı kültürel kafeslerinden (çoktan seçimli test dışında bir şey çözemeyen gençler) sıyrılamamışlığı, yüreğimize bu kadar derinden ve ilk kez bu kadar çarpıcı bir şekilde vurabiliyor.. Aklıma şu söz geliyor:
"Sanattan yoksun bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş gibidir."
M.Kemal ATAÜRK
Filmi 2 hafta oynattığı için, TZT yetkililerine de teşekkürler.. Yine de yetişemeyenler için filmin yeni gösterimlerini sitemizden (bu haberin yorumlarında) duyurmak üzere şimdilik hoşçakalın.
Kısaca gerçekten oldukça gerçekçi ve duygulu duygulu bir Türk filmi lezzetini yeniden hatırlamak isteyenler için harika bir film.
Film setinin geçtiği canlı mekanın,
hem böylesine başarılı ve uyumlu oyunculukları olan aktörlerin hayatında canlanan,
içsel psikolojik derinliği yüksek,
tarihi toplumsal yarı-belgesel şeklinde işlenebilmiş nitelikli bir filme set olmuş olması,
hem de milli ekonominin geçtiği dönemlerin ve şu son geldiği dışa tam bağımlı aşamanın yeni kuşaklarca karşılaştırabilirliği açısından
özellikle tarihi kültürel bir çifte sanayi (sinema ve demir çelik) mirası olarak korumaya alınması ilgililere önerilebilir.
Yönetmeni diğer filmlerdeki kültürel uzaklığın karşıtında yaptığı hassas ve esaslı konu seçimiyle,
Fuat Onan'ı ve Erol Keskin'i ise başarılı oyunculukları ile,
eski günleri artık bize hiç bekleyemeyeceğimizi düşündürten bir zamanda derinden yaşattıkları ve unutmaya yüz tutmuş duygularımızı yeniden canlandırdıkları için candan kutluyoruz.
http://www.fuatonan.blogspot.com/
Ayırca filmde özenilecek bir kadro var. Süleyman Alnıtemiz müziği hafızalarda kalacak, filmin sitesinden dinlenilebilir. http://www.fikretbey.com/
Zeynep rolünde ise hepimize umut veren genç, yeni ama çok başarılı bir oyuncuyu izliyoruz.
Onu ve diyaloglarını seyrederken, gelecek nesillerle tarihi kültürel bağlarımızın kuruluşuna derinden tanık olmak ister gibiyiz.
Zeynep: Gökçe Algan |
Mühendis Kemal: Metin Arslan |
İşçi Mustafa: Deniz Koçak |
Mühendis rolü ile günlük hayatımızda içimizden benzerlerine her platformda çokça rastladığımız ama neredeyse bir meslek olarak rolünü oynamaktan çoktan aciz duruma düşürülmüş bir insan başarılı bir şekilde canlandırılıyor. Onda da kenidimizden bir çok parça buluyoruz.
Aslında ülkemizin, kendi insanlarını böylesine fütursuzca şekillendiren tüm meslek (lise, üniversite) eğitimlerinden önce, nefret edilesi bir yığın denemelerle temel (orta-lise) eğitim politikasında başımıza örülüp duran emperyalist bağımlı kültürel kafeslerinden (çoktan seçimli test dışında bir şey çözemeyen gençler) sıyrılamamışlığı, yüreğimize bu kadar derinden ve ilk kez bu kadar çarpıcı bir şekilde vurabiliyor.. Aklıma şu söz geliyor:
"Sanattan yoksun bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş gibidir."
M.Kemal ATAÜRK
Filmi 2 hafta oynattığı için, TZT yetkililerine de teşekkürler.. Yine de yetişemeyenler için filmin yeni gösterimlerini sitemizden (bu haberin yorumlarında) duyurmak üzere şimdilik hoşçakalın.
Yönetmen / Senaryo: Selma Köksal |
Senaryo / Diyalog Yazarı: Necla Algan |
Görüntü Yönetmeni: Mustafa Kuşcu |
Kurgu: Ulaş Cihan Şimşek |
Müzik: Süleyman Alnıtemiz |
Aktuel Ses: Tayfun Çolakoğlu (Melodika) |
Ses tasarım: Cenker Kökten (Melodika) |
Kamera: Sedat Koçak (In Line) |
Renk Düzeltme: Okan Sönmez (Telesine) |
Yürütücü Yapımcı: Ali Aslan, Selma Köksal |
Etiketler:
Erol Keskin,
Fuat Onan,
Kültürel miras,
Türk filmi
9 Mart 2008 Pazar
Telefon kulubesi
FOX TV ile pazar akşamı bir sinema keyfi yaşandı.
Telefonu açmaktan kaçılamaz.. Bir telefon görüşmesi ile değişen basit bir hayat.
Hepimizin benzer hayatları var, o yüzden de çok ilgi çekici.
Muhteşem düşük bir bütçe ile böylesine güzel bir zihinsel ziyafet verilebilmesi etkileyici doğrusu.
İki yüzlü psikolojik arka planımızı, tüm yaşantımızı taşıyan o köhneleşmiş alt yapımızı gözler önüne sermesiyle yeniden hayata uyanıyoruz.
Neye inanırız, yaşantımızda? Ne uğruna neleri göze alırız, peki hiç kendimizden iğrenmeyecek miyiz? Ya, o zaman ne olacak? Dış dünya ile baş etme hallerimiz..
Telefonu açmaktan kaçılamaz.. Bir telefon görüşmesi ile değişen basit bir hayat.
Hepimizin benzer hayatları var, o yüzden de çok ilgi çekici.
Muhteşem düşük bir bütçe ile böylesine güzel bir zihinsel ziyafet verilebilmesi etkileyici doğrusu.
İki yüzlü psikolojik arka planımızı, tüm yaşantımızı taşıyan o köhneleşmiş alt yapımızı gözler önüne sermesiyle yeniden hayata uyanıyoruz.
Neye inanırız, yaşantımızda? Ne uğruna neleri göze alırız, peki hiç kendimizden iğrenmeyecek miyiz? Ya, o zaman ne olacak? Dış dünya ile baş etme hallerimiz..
6 Mart 2008 Perşembe
Türk Kadınlarına
Tarihimizde her zaman alnı açık, başı dik, aydın görüşlü, çalışkan, vefakar Cumhuriyet Çocuğu olarak yetişmiş kadın vatandaşlarımız, bu ülke sizinle vardır, sizinle gururludur, sizinle aydınlığa doğru yol almaktadır.
En büyük güvencemiz ve mutluluğumuz sizsiniz.
Kadınlar Gününüz kutlu olsun.
En büyük güvencemiz ve mutluluğumuz sizsiniz.
Kadınlar Gününüz kutlu olsun.
31 Ocak 2008 Perşembe
Aşk
Hangi filmlerde yaşayamadığımız aşkları yaşar gibi olduk?
http://askmis.blogspot.com/
İronik bir çağda aşka temas gittikçe azalıyor, yabancılaşma iyice artıyor mu acaba?
http://askmis.blogspot.com/
İronik bir çağda aşka temas gittikçe azalıyor, yabancılaşma iyice artıyor mu acaba?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)